Sosyal Medya

Makale

Paris’teki o fotoğraf karesi bize ne anlatıyor!

Paris saldırıları sonrası dünya Fransa’nın yanında yer aldı. Yüzbinlerce kiÅŸinin katıldığı yürüyüÅŸte, BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu dahil, bir çok ülke en üst düzeyde temsil edildi ve teröre karşı net tavrını gösterdi. Bu yürüyüÅŸ ve dünya genelinde izlenen tablo hakkında belki sayısız yazı yazılacak, televizyonlar günlerce yayın yapacak, teröre karşı insanlığın saÄŸduyusuna atıflar yapılıp yorumlar, analizler yayınlanacak. DoÄŸru olan da bu. Dünyadaki bu kadar güvensizliÄŸe karşı oradaki yüzbinlerce insanın duyguları da bu yönde. Bu yüzden teröre karşı “Paris dayanışması”nı sorgulamaya kimse tenezzül etmeyecek bile.

Ancak ortada sorgulamamız gereken bir konu var. Mesele teröre karşı tavır meselesi deÄŸil. Kullanılan siyasi dilde hiçbir sorun yok. Her ülke, tartışmasız bir ÅŸekilde bu tarz saldırılara karşı dayanışma içinde zaten. 11 Eylül’den bu yana, baÅŸta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin güvenlik politikalarında da bir eksiklik yok. Bu ülkeler, teröre karşı çoÄŸu zaman faÅŸizan denecek ölçüde sert yasalar çıkardı, birimler kurdu, operasyonlar yaptı.

Maalesef Paris’te ortak tavır alan özellikle Avrupalı liderlerin, ülkelerinin terör konusundaki samimiyetleri dünkü fotoÄŸraf karesindeki kadar net deÄŸil. Bu liderlerden bir çoÄŸunun ülkesinin, istihbarat teÅŸkilatlarının, finans kaynaklarının OrtadoÄŸu’daki güç kavgalarında, paylaşım savaşında meÅŸru olmayan yöntemler denediklerini,  bir çok örgütle iÅŸ tuttuklarını, bu örgütleri hedef ülkelere karşı kullandıklarını artık kimse inkar edemez.

Netanyahu ve Murdoch gibi düÅŸündükçe..

GeçmiÅŸin sabıkasını, katliamlar tarihini bir kenara bıraksak bile bu ülkelerin son yirmi yılda neler yaptıklarına dair gerçekçi bir sorgulama yapanlar, merkez ülkelerin terörü nasıl bir dış politika enstrümanı olarak kullandıklarını, bir “kart”a dönüÅŸtürdüklerini, ülkeleri ve toplumları nasıl terörle dize getirdiklerini görecektir.

Son yirmi beÅŸ yıldır, yakın çevremizdeki ülkelerin nasıl bu yöntemlerle periÅŸan edildiÄŸini, yüzbinlerce insanın ölümüne yol açan giriÅŸimlerin bu ülkelerin paylaşım ve güvenlik stratejilerinin sebebi olduÄŸunu anlayacaktır. Türkiye içindeki terör gruplarını yıllardır nasıl beslediklerini, hala bazı örgütler üzerinden Türkiye’ye ayar vermeye alıştıklarını bilmeyen mi kaldı.

Benjamin Netanyahu ile Mahmut Abbas’ın aynı karede görülmesi ne kadar çeliÅŸkiyse, Avrupalı liderlerin teröre karşı ortak yürüyüÅŸte verdikleri resim de o kadar çeliÅŸkilidir. “Saldırıdan bütün Müslümanlar sorumlu” diyen, Ä°srail aşırı sağına mensup medya patronu Rupert Murdoch’un teröre bakışı ile Avrupa ülkelerinin birçoÄŸunun bakışı arasında pek de fark yok.

Ä°slam’la savaÅŸ yüzyılı ilan eden kim!

Kıta içindeki Müslümanları, yabancıları dışlama adına, onlardan kurtulma adına yaptıkları derin operasyonlar, el altında besledikleri aşırı saÄŸcı gruplar, “Ä°slam-terör” özdeÅŸleÅŸmesi için besledikleri Müslüman kimlikli örgütler, bu örgütler üzerinden yürüttükleri örtülü saldırılar artık gizlenemez düzeyde.

Avrupa’nın oturup kendini biraz sorgulaması gerekiyor. Bir taraftan örgütlere destek verip sonra da aÄŸlamak, terörle mücadele için dünyayı ayaÄŸa kaldırmak pek inandırıcı olmuyor. ABD ve Ä°srail aşırı saÄŸcılarının küresel güvenlik doktrinlerine teslim olurken, 21. yüzyılı Ä°slam’la savaÅŸ yüzyılı ilan ederlerken, bu savaÅŸ çerçevesinde Müslümanların yaÅŸadığı toprakları kaosa sürüklerken, yüzbinlerce insana kıyarken, kutsallarını aÅŸağılarken, ırkçı bir bakışla onların kiÅŸiliklerini ezerken bu politikaların sonuçlarının nereye varacağını da hesap etmiÅŸ olmalılardı.

Artık ÅŸu bilinmeli ki, hiçbir ülke güvende deÄŸil. Bu politikalar böyle devam ederse de olmayacaklar. Terör, Paris’te olduÄŸu gibi bir gün hepsini vuracak. Tehlikeli bir kumar oynadılar, oynamaya da devam ediyorlar. Eminim, bu saldırıların uluslararası sonuçlarını göreceÄŸiz. Hangi ülkeye ne tür operasyonlar yapılacak, çok geçmez öÄŸreneceÄŸiz.

Ne kadar güvenlik tedbiri alırsanız alın, bir medeniyete, inanç mensuplarına yönelik küresel savaşı bitirmediÄŸiniz sürece benzer olaylar tekrarlanacaktır. Ama bitirmeyeceksiniz, daha da sertleÅŸtireceksiniz, kaç bin insanın daha kanına gireceksiniz.

Batı, Ä°slam dünyası ile sorunlu iliÅŸkilerini bir an önce düzeltmeli, yeni bir dil geliÅŸtirmeli. Bu savaÅŸçı, istilacı, küçümseyici, yok edici dili terketmeli. Ne yazık ki, tam tersi bir istikamette ilerliyor. Ve bu savaÅŸ 21. yüzyıl boyunca çok daha vahim sonuçlara yol açacak. Batı medyasının kullandığı, siyasetinin kullandığı dile bakın. Hemen bütün Avrupa ırkçı, ağırı saÄŸ eÄŸilimlerden oy alma uÄŸruna üretilen “düÅŸman”a karşı öfkeli politikalar uyguluyor.

Ä°slam dünyasına yönelik saldırgan, yaÄŸmacı, istilacı politikalar devam ettikçe ÅŸiddet Batı baÅŸkentlerini hep vuracak.

Türkiye tetikte olmalı

Türkiye seçim öncesi benzer bir eÄŸilime girer mi? Dolmabahçe veya Sultanahmet saldırıları bu endiÅŸeyi ortaya çıkardı. Terör bir ihaleyse bu mümkündür. Birileri Türkiye’nin sokaklarını karıştırmak için bugünlerde yeni ihaleler dağıtıyor olabilir. Hangi örgüt olacağı çok da farketmeyecektir.  Avrupa’daki tansiyon, bölgemizdeki olaÄŸanüstülük, son birkaç haftada dünya genelinde güvenlik meselelerinin hızlı bir ÅŸekilde öne çıkması endiÅŸeyi artırıyor.

Hollande’ın “Esed’i devirmeliydik” açıklaması birilerini rahatsız etmiÅŸ olabilir. Bu rahatsız çevreler, Avrupalı bile olabilir. Dostları, müttefikleri de olabilir. Irak iÅŸgali öncesi ülkelerin pozisyonunu biçimlendirmek için ne tür terör saldırıları gerçekleÅŸtiÄŸini, saldırılar sonrası o ülkelerin nasıl hizaya sokulduklarını hatırlayalım. Mahmut Abbas’ın ilk kez en üst düzey protokolle karşılanması da benzer ÅŸekilde birilerini rahatsız edebilir. Olacakları çok iyi okumak gerekiyor. 

Türkiye’nin Suriye konusundaki pozisyonu birçoklarını zaten rahatsız ediyor. Suriye’de normalleÅŸme arayışı devam ederken bazıları Türkiye’nin güneyinde bir çevreleme projesi uyguluyor. Afrin-Kobani-Kamışlı hattında Türkiye karşıtı bir kuÅŸak inÅŸa etmeye, güneyle bütün iliÅŸkileri kesmeye yönelik bir plan uyguluyor. Bu plan sadece Salih Müslim’in planı deÄŸil. Kobani olayları, Türkiye’yi içeriden felç etmeye dönük dışarıdan planlanan, yönetilen, sokak terörü üzerinden hesap soran bir giriÅŸimdi.

Sadece bu çevreleme projesi bile Türkiye’yi yeniden terörün hedefi haline getirebilir. “Kuzey Suriye devleti” planının Suriye ile deÄŸil Türkiye ilgili bir hesap olduÄŸu ortada. Peki bu projenin arkasında hangi ülkeler var? Onu bildiÄŸiniz zaman terör ihalesini verenleri de bileceksiniz. Eminim dün bazıları Paris’teki o fotoÄŸraf karesindeydi.

Müslümanlar özür dilemeyecek..

Paris saldırıları üzerinden Müslümanları özür dilemeye çağıranlar, mahcubiyet hissettirmeye çalışanlar, af dilemeye çalışanlar, sadece son yirmi yılda öldürülen yüzbinlerce Müslüman için özür dileme erdemini göstersin önce. 20. yüzyılımız onların hoyratlıkları, istilaları, sömürge politikalarıyla heba oldu. 21. yüzyılda da aynısını yapmaya çalışıyorlar. Elleri bu kadar kana bulananlar, Ä°srail aşırı sağı ile iÅŸ tutanlar, neoconlar ve ÅŸimdi de Avrupa ırkçıları ile daha da saldırganlaÅŸanlar bir varil petrol uÄŸruna ülkeleri felakete sürükleyenler bizim coÄŸrafyada samimi bulunmuyor artık.

Terörü dünyaya ihraç ederken iyiydi. Bumerang gibi dönüp Avrupa’yı vurduÄŸu zaman kıyameti koparıyorlar. Unutmayın, terörün en büyük kurbanı Müslüman ülkelerdir.  Hadi gelin, buralardaki teröre karşı da ortak hareket edelim. Samimi olun, gerçekçi olun.

Ama bu olmayacak. Avrupa tam tersi istikamette yol alıyor.

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.